Trainspotting

* Yeraltı edebiyatının kült romanlarından birinin sinema uyarlaması. Romanı Irvine Welsh yazmıştı, filme ise yönetmeni Danny Boyle damga vurmuştur.1996 yapımı.

*Bilmeyenler için Boyle'un diğer filmlerinden bazıları Slumdog Millionaire, Sunshine, 28 Days later.

*Film, British Film Institute tarafından tüm zamanların en iyi İngiliz filmlerinden sayılmakta.

*Çekimleri itibariyle sarı-sıcak filmlerden, kimi sahneler tamamen minimal. Bana göre en akılda kalan sahneler, tuvalete dalış sahnesi, bebeğin öldüğü sahne, yine bebeğin tavanda emeklemesi. Bir de Spud'un mülakat sahnesi iyiydi :)

*Filmin müzikleri de çok iyidir ayrıca.

*Filmle ilgili en iyi açıklamalardan biri şu : "Trainspotting, dibe vurmaktan çekinmeyenlerin öyküsü. Kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu hayatların baştan kabulü… Trainspotting, şimdi ve her zaman, bir iş-bir eş-bir yuva masallarıyla doymaktansa hayatın gerçekleriyle aç kalmayı seçenlerin gün sonu özeti." Ancak çok etkilenirseniz sizi uyuşturucu kullanmaya sürükleyebilir, o nedenle dikkat!


*imdb tırıvırılarından :
-Filmin en iyi sahnelerinden olan tuvalete dalış sahnesi çikolata ile çekilmiş ve söylenene göre kötü kokmuyormuş ;) Yine de pek cazip değil. Ancak, gayet akılda kalıcı bir sahne olduğu kesin. Ve yine bu sahnenin Thomas Pynchon'un "Gravity's Rainbow" romanına bir gönderme olduğu söyleniyor.

-Eserin başlarında tamamen İskoç aksanı kullanıldığı için uyarlanırken bayağı zorlanılmış, hatta Amerikan versiyonunda anlaşılmaz diye ilk 20 dakika oldukça değiştirilmiş.

-"Bu Trainspotting de ne ola ki?" diyenler için, eserin adıyla ilgili olarak şöyle bir açıklama var.
Why is it called "Trainspotting"?
The title is a reference to an episode where Begbie (Robert Carlyle) and Renton (Ewan McGregor) meet "an auld drunkard" in the disused Leith Central railway station, where they mean to use a toilet. The drunkard asks them (in a weak attempt at a joke) if they are "trainspottin." Welsh has explained that, when he was growing up in Edinburgh, there was an abandoned train station that had become a place frequented by the homeless and drug addicts. When the drug addicts were going to the station to take drugs, they would often say that they were going 'Trainspotting'. According to director Danny Boyle, "Through the late '80s in Britain, it (trainspotting) began to mean anybody who was obsessive about something trivial, and part of that is drugs. It's a very male thing. Women, they know better. It was a way in which men would conquer an area of life by just knowing everything about all the Sean Connery films."

*Şunu bilmiyordum: 2006'da Ani Haddeler Pekman tarafından Türkçe'ye kazandırılan Trainspotting Türkiye'de ilk defa Işıl Kasapoğlu'nun yönetmenliğinde Semaver Kumpanya tarafından sahnelendi. Semaver Kumpanya'nın sahnelediği Transpotting'de Baba Zula müzikleri yaptı, Çıplak Ayaklar Kumpanyası danslarıyla, Nehir Çinkaya sahnede resmettiği resimleriyle oyuna eşlik etti.



*Bence her yeraltı eserinde olduğu gibi bu filmin "girişi" de müthiş ve tüm mesaj aslında burada saklı :
Mark "Rent-boy" Renton şöyle diyor : "Choose Life. Choose a job. Choose a career. Choose a family. Choose a fucking big television, choose washing machines, cars, compact disc players and electrical tin openers. Choose good health, low cholesterol, and dental insurance. Choose fixed interest mortgage repayments. Choose a starter home. Choose your friends. Choose leisurewear and matching luggage. Choose a three-piece suit on hire purchase in a range of fucking fabrics. Choose DIY and wondering who the fuck you are on Sunday morning. Choose sitting on that couch watching mind-numbing, spirit-crushing game shows, stuffing fucking junk food into your mouth. Choose rotting away at the end of it all, pissing your last in a miserable home, nothing more than an embarrassment to the selfish, fucked up brats you spawned to replace yourselves. Choose your future. Choose life... But why would I want to do a thing like that? I chose not to choose life. I chose somethin' else. And the reasons? There are no reasons. Who needs reasons when you've got heroin?"


Tanıtımından : 'BEN HAYATI SEÇMEMEYİ SEÇİYORUM'




''Hayat sıkıcı ve anlamsız. Büyük umutlarla başlıyoruz, sonra çuvallıyoruz. Hepimiz bir gün büyük sorulara cevap bulamadan öleceğimizi keşfederiz. Hayatımızın gerçeğini farklı biçimlerde yorumlayacak dolambaçlı düşünceler geliştiririz, bedenimizle büyük şeylere, gerçek şeylere dair kayda değer bir bilgiye uzanmaksızın. Aslında, kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşar, sonra da ölürüz. Kendimizi her şeyin tamamen anlamdan yoksun olmadığına inandırmak için hayatlarımızı bokla doldururuz; kariyerle, ilişkiyle falan...






… Bizi seç. Hayatı seç… Çamaşır makinesi seç, araba seç, bir kanepeye oturup ağzına berbat şeyler tıkıştırarak beyin uyuşturucu ve ruh çökertici aptal televizyon programları seyretmeyi seç. Bir huzur evinde üzerine sıçıp işeyerek çürümeyi, bencil ve kafayı yemiş çocukların için bir utanç kaynağı olmayı seç. Hayatı seç.






İyi de, ben hayatı seçmemeyi seçiyorum.''







Trainspotting Trailer
Yükleyen billybright. - Tüm sezonlar ve tüm bölümler

Popüler Yayınlar